
Sesler
Gül’ün bir saka kuşunun sesiyle başlayan huzurlu hayatı, evlatlık olduğunu ve bir ikizi olduğunu öğrenmesiyle altüst olur. Yıllar sonra ikizinin izini bulan Gül, onun gizemli bir şekilde ortadan kaybolduğunu öğrenir. İkizinden geriye kalan tek şey, yetiştirme yurdundaki kimsesiz çocukların yürek burkan hikâyeleriyle dolu bir anı defteridir. Gül, kardeşinin satırları arasında hem onun ruh dünyasının derinliklerine hem de kendi köklerinin sırlarına doğru bir yolculuğa çıkar. Bu defter, kayıp bir ruhun fısıltılarını taşırken, Gül’ü umut ile çaresizlik arasında kalan bir arayışa sürükleyecektir.
Sesler, bir kayboluşun ardından büyüyen suskunluğu ve umudu, kuş ötüşlerinden rüzgâra kadar her şeyin dile geldiği şiirsel bir dille anlatır. Gül’ün yankıdan hakikate uzanan yolculuğu, okuru ilk sayfadan son satıra kadar peşine takacak. Bu hikâye, kalbinizde uzun süre çınlayacak bir çağrı bırakıyor.
Sesler, Karatay’ın kimsesizlerin toplumsal olarak yabancılaştırılmasına tepkisini dile getiriyor.