
Nesnelerin Dünyası
Nesneler bizimle yaşar, bizimle bir ömür geçirir. İnsan-nesne ilişkiselliği açısından aradaki bağ çok sıkıdır. Bu gün nesnelerden muaf bir dünya düşünemiyoruz. Etrafımızdaki sayısız nesnenin bize bir şeyler söylediği muhakkak. Peki, bu nesneleri nasıl okumalıyız? Nesneler sadece olmaları gerektiği için mi varlar yoksa bize pratik anlamda katkı sağlamak için mi? Bu gün sayısız nesneyle doldurduğumuz mekânların bu nesnelerle işgal edildiğini de görmemiz gerekiyor. Bu işgal, dâhil olduğumuz sosyo-ekonomik durumun bir yansıması, birer dayatma örneği olarak, onu edinmeye mecbur hissetme yaklaşımını ortaya çıkartıyor. Mecbur bırakılıyoruz. Tüketim endüstrisinin bize dayattığı bu yaklaşım, “almazsan mutlu olamazsın” şeklinde tezahür ediyor. Bizler nesneyle temas kurarken hem onu kullanır hem onunla bir ilişki biçimi geliştirir hem de onu öğreniriz.